Sayfalar

15 Ağustos 2017 Salı

Süper (?) Lig Başladı!

Yaklaşık 60 günlük bir aranın ardından Spor Toto Süper Lig bu hafta sonunda oynanan karşılaşmalarla birlikte start aldı. Sezonun ilk maçında Başakşehir, Bursaspor’u 1-0 ile geçti, Galatasaray, Beşiktaş ve Trabzonspor ilk haftayı kayıpsız tamamlarken Fenerbahçe deplasmanda Göztepe engeline takıldı. Ligin yeni ekiplerinden Yeni Malatya ilk maçında 3 puan aldı, Sivasspor ise deplasmanda Akhisar’a tek farkla yenildi. Heyecanı yüksek bir lig olduğu kabul, tüm bunlar oldu ama, hangi şartlarda… 

                                                
1) Seyirci Problemi
İlk haftada oynanan 9 karşılaşmanın üçü, ülkemizde uygulanan Passolig sistemine rağmen seyircisiz oynandı. Eğer Konyaspor da kendi evinde oynamış olsaydı bu sayı dörde çıkacaktı. Galatasaray – Kayserispor karşılaşmasını 31.394 biletli izleyici izlerken bu maçı, 31.152 seyirci ile Trabzonspor – Konyaspor mücadelesi takip etti. Bu iki karşılaşmadan sonra görebildiğimiz en büyük sayı maalesef ki 5472.
İlk hafta maçlarını 75.522 taraftar stadyumlardan izledi. Bu sayıyı şöyle izah edeyim, Premier League’de Pazar günü oynanan Manchester United – West Ham United karşılaşmasını Old Trafford’dan izleyen kişi sayısı 74.925. Yani oynadığımız 9 karşılaşma ile bir karşılaşmayı anca geçebilmişiz…

Şunu da ekleyeyim, Süper Lig’de bu hafta tribünlerimizin doluluk oranı %25. Premier Lig’de bu oran %88, Ligue 1’de %66, Portekiz Ligi’nde %52, Belçika Ligi’nde %65, Eredivisie’de %86…


2) Faul Sayılarının Aşırılığı
Futbolu izlemeyi sevmeyen bir ülke olarak aynı zamanda oynamayı da pek sevmiyoruz zannedersem. Bizim anlayışımız oynattırmamak, “kazanamıyorsan kaybetme” mottosunu sahaya yansıtmak. 

Yukarıdaki tabloda Süper Lig ve Premier Lig’in ilk haftalarında oynanan karşılaşmalarda yapılan faul sayılarını belirttim. Ülkemizde bir maçta ortalama 33 faul yapılırken İngiltere’de bu sayı 21,7. Bu uçurumda hem futbolcularımızın, hem teknik direktörlerimizin, hem de hakemlerimizin payı oldukça büyük. Bu konuya biraz olsun dikkat etmemiz gerekiyor, edelim ki ligimizin seyir zevki artsın. Daha güzel bir lig izleyelim.


3) Yabancı Tutkumuz
Mircea Lucescu’nun şu sözleriyle başlayalım bu kısma, "İzlediğim maçlarda 4 Türk oyuncu oynatan takım yok. Fenerbahçe ve Başakşehir de öyleydi. En fazla 3 Türk oynatılıyor. Ben sahada kimi izleyeceğim! Hangi bölgeye kimi alacağım? Bu durum Milli takım adına sıkıntı yaratabilir.”
 

Bu hafta oynanan 9 karşılaşmaya 198 farklı futbolcu ilk 11’de başladı. Bu 198 isimden 139’u yabancı uyruklu olurken sadece 59 Türk uyruklu futbolcu ilk 11’de forma şansı bulabildi. Bu 59 futbolcunun hepsinin de altyapısını Türkiye’de almadığını düşünürsek halimiz içler acısı…

Altyapı sorununa bağlamayı çalıştığımı not olarak ekleyeyim, yanlış anlaşılmasın. Yabancı sınırı konusunda hiçbir eleştirim yok...


4) Hakem Hataları
Hakem hataları yeni sezona da damgasını vurmaya devam ediyor. Göztepe – Fenerbahçe maçında Alper Potuk’un attığı goldeki ofsayt, Trabzonspor – Konyaspor maçında Pereira ve Fofana’nın atılmaması, yine aynı maçta Traore’nin ayağını kıran Durica’ya sarı kart gösterilmesi, Beşiktaş – Antalyaspor maçında verilen penaltı…

Neyse, bu konu hakkında daha fazla yazamayacağım…


5) Hava Durumları
Bu sezon anlam veremediğim bir şekilde erken açıldı Süper Lig. Çok büyük plansızlıkların içinde planlar yapıyor federasyonumuz. Sanıyorum ki İngiltere ve Fransa liglerine özenildi, ne oraların hava şartlarını göz önünde bulundurarak ne de liglerinin 38. haftada sona erdiğini düşünerek.

Havaların sıcaklığı nedeniyle 21.45’te başlayan maçlarımız var, taraftarların eve ulaşması gece ikiyi bulabiliyor. Fark ettiniz mi bilmiyorum fakat yazdığım tüm maddeler, 1. maddeye, yani seyirci sorunumuza sebep oluyor. 

Şunu da yazmadan geçmeyeyim, bir de U21 ligimiz var. Burada aynı şartlar altında maçlar 10.00, 16.00 ve 17.00 saatlerinde başlamış bu hafta. 


Çok büyük plansızlıkların içinde bir Süper Lig’imiz var, “Süper” dediysek lafta tabii. Daha geliştirilmesi gereken, planlanması gereken çok şeyi var bu Süper Lig’in. Kendisini seviyoruz ama daha iyisini hak etmiyor muyuz?

2 yorum: