1989 Kırıkkale doğumluyum. 4 yaşında futbol topunun peşinden
koşacağım diye sağ ayağımı kaybettim. Bu bir başlangıçtı benim için, hiçbir şey
bitmiş değildi. Doğal olarak çocukluk olduğu için hiçbir şeyin farkında
değildim. Ayağımı kaybettiğim gün ise bir 23 Nisan günüydü. Bu bana verilen bir
hediye idi. Daha sonra ilkokula giderken jimnastik takımına katıldım. Okulumu
temsil ederek birçok insanın takdirini kazandım. Spora devam etmiş oldum. Okulda sadece engelli olarak ben vardım. 23 Nisan,
19 Mayıs gibi günlerde gösteriye çıktım. İki elin üstünde durma, taklalar atma
gibi hareketler gösterdim. Hiçbir zaman spordan kopmadım. O dönemde bile
futbolcu olma hayalini kuruyordum. Ayağımın olmadığını ben de fark ediyordum
ama hayallerimin önüne geçeceğine inanmıyordum. Hayallerimden hiçbir an vazgeçmedim.
Ampute futbol ile lise hayatımda Beden öğretmenim Bekir Murat Altıntaş ile
tanışmış oldum.
Ampute futbola
başladığın dönemde en büyük desteği kimden aldınız?
Annem ve babamdan aldım. Sonuçta ailem olarak beni
sosyalleştirmek için birçok yere götürdüler.
Ben evden çıkmayan birisi idim. Misafir geldiğinde annem ve babam "Hadi git de misafirlerin elini öp." tarzında şeyler söylerdi. Gerçekten beni topluma kazandırmış oldular.
Ben evden çıkmayan birisi idim. Misafir geldiğinde annem ve babam "Hadi git de misafirlerin elini öp." tarzında şeyler söylerdi. Gerçekten beni topluma kazandırmış oldular.
Biraz turnuva
dönemine gelmek istiyorum. Türk A Milli Futbol Takımının Dünya Kupası’na
gidemediği dönemde Ampute Milli Takımımızın Avrupa şampiyonluğu ile tüm Türkiye
halkını gururlandırdınız. Bu turnuvada neler yaşadınız ve takım içinde motivasyonunuz
nasıl şekillendi?
Ben de sorunuza soru ile cevap vereyim o zaman. A Milli
Futbol Takımımız iyi sonuç alsaydı bizim sonucumuz ülke basınında gündeme
çıkabilir miydi? Şöyle devam edeyim. Ben 13 yıldır futbol takımı içerisinde
oynuyorum ve her sene Avrupa, Dünya şampiyonlarına katılıyoruz. Eskiden bir
başarı kazandığımızda bunu sadece ailemiz, arkadaşlarımız biliyordu. Haberlerde
3-5 saniyeliğine çıkıyordu. Tabii şimdi haber olmamızda TRT’nin katkısı da çok
büyük. Atletizm ile de uğraştım. Çok çalıştım. Sabah atletizm, akşam ise futbol
antrenmanına çıkıyordum. Simit bile sattığım olmuştu. Çünkü benim hayallerimi
gerçekleştirmem gerekiyordu. Tabii bu turnuvada yani bu süreçte yanımda olanlar
ve olmayanlar, arkamdan konuşanlar ve konuşmayanlar, inananlar ve inanmayanlar
bende saklı. Kimlerin yapmacık olduğunu çok iyi tespit edebiliyorum. Ama hiçbir
zaman insanları kırmamışımdır. İnsanları olacağına inandırmak ve bana
‘’Yapamazsın.’’ cümlesini yıkmam gerekiyordu. Daha da hırslanıyordum. Elimden
geleni yapıp bunu izleyenlerin görmesini bekliyordum. Çok büyük sakatlıklar da
yaşadım. En büyüğünü geçen sene yaşadım. Doktor bana futbol hayatın bitti
demişti. Ben pes etmedim. Hayallerim vardı. Bu turnuva sürecinde yanımızda olan
tüm federasyonlar ve tüm halkımızın desteği ile kazandık. Günde çift idman çok
zordu. Sosyal hayat kesinlikle kalmıyordu. O günden sonra Arjantinli gibi
sokağa çıkıyorken artık bir futbolcu gibi çıkıyorum. İnsanlarin tepkisi
sayesinde kazanmanın verdiği gururu yaşıyoruz. Teknik direktör olsun emeği
geçen herkesin terine sağlık.
Şampiyonanın finalini
Vodafone Park’ta ve yaklaşık 40.000 kişi önünde oynadınız. Son goldeki asisti
de siz yaptınız. O anki atmosfer hakkında neler söyleyebilirsiniz?
En başından beri sahaya inip bir tur atmak istiyordum.
Hayallerim ile paralel durumlar bunlar. Soyunma odasını düşünüyordum. Hayalimde
krampon seslerini dahi duyardım. Onu bir Vodafone Park gibi hissettim. Duamı
edip sahaya çıktım fakat ilk çıktığımızda stadın bazı bölümlerinde kapılar
açılmamış. Yani bir kısmı açılmamış herhalde kale arkası. Ben dedim sadece bu
kadar kişi mi? Ama bu stad dolmalıydı. Bir ara kafamı kaldırdığımda akın akın
insanlar geliyordu. Çok güzel bir duygu idi. O hep bir ağızdan “Türkiye”
sesleri unutulmazdı. Daha sonra o stadyum full olmaya başladı. Maç içerisinde
ise çoşkulu tezahüratlar yapılıyordu. Öyle güzel insanlar destekliyordu ki bizi
bunun Beşiktaşlısı, Fenerbahçelisi, Galatasaraylısı hepsi kol kolaydı. Biz
hepsini bir araya getirdik. Bu da çok güzel bir durum . Konuşulacak ve
anlatılacak o kadar çok şey var fakat duyguları anlatmak çok zordur.
Turnuva sonrası hayatınızda
ne gibi değişiklikler oldu?
Ufak bir anımdan bahsedeyim . Bugün dışarıda iken arkamdan
biri ‘’Barış Telli’’ diye seslendi. Bu durum beni çok sevindirdi. Sarıldık ve
sonra fotoğraf çektirdik. Biz sadece o kupayı kaldırmadık, biz farkındalık
yarattık. Gerçekten çok çok önemliydi. Umutsuz olan insanların belki de bakış
açılarını değiştirdik. Geleceğin sizler gibi öğrencilerini değiştirmek bizim
için önemli olandı. Çok iyi bir mesaj verilmiş olundu. Mutluyuz.
Ülkemizde Ampute
futbol kavramı daha çok Milli takım üzerinden biliniyor ama bir de yerel bir ligimiz
var. Türkiye’deki ligimizin diğer ülkelere kıyasla ampute futbol liglerine göre
yeterli olduğunu düşünüyor musunuz?
Bazı ülkeler cidden çok çok iyi destekliyorlar. Mesela
Manchester gibi büyük takımların ampute takımı var ama bizim dört
büyüklerimizin yok. Güzel sürprizler bizi bekliyor. Ben bunun farkındayım.
Çünkü bu camianın bizi yalnız bırakacağını düşünmüyorum. Bu şekilde bize imkan
verildikten sonra bir şekilde engelli kardeşlerimizin sosyalleşmesini sağlarsak
ne mutlu bize. Eskiden acır gibi bakarlardı. Şimdi ise durum farklılaştı.
Destekleyen herkese yeniden çok teşekkür ederim.
Takım arkadaşınız Rahmi Özcan, 2015 yılında verdiği bir röportajda ampute futbol için tesis yetersizliğinden bahsetmişti. Hala bu sorun devam ediyor mu, yoksa onun için çalışmalar yapılıyor mu?
Aslında bu bir kaybımızdı. Bizi belediyeler destekliyor.
Hiçbir para almadık ilk başta. Daha sonra asgari ücret falan başladı. O zaman
da tesisimiz yoktu. Tek bir tesisimiz var. Orası da ampute futbolumuzun doğduğu
yer. Bursa’dan bir tesis sözü aldım. İmkan verilmesi gerekiyor sadece. Konya’dan
da bir tane gelebilir. Önceden bir şekilde es geçiliyordu. Şimdi inşallah olur.
Her futbolcunun idolü vardır. Sizin idolünüz kimdir?
İlk olarak
Messi diyebilirim. Dünyadaki idollerden bir tanesi. Amputeye başlamadan önce
Ronaldinho izlerdim. Video aracılığı ile Hareketlerini yapmaya uğraşırdım .
Messi ve Ronaldinho çok büyük futbolculardır. Bir işi yapıyorsan en iyisini
yapacaksın.
Futbol dışındaki Barış Telli nasıl biridir ve neler yapar?
Futbol
dışında zaman kalmıyor. Evde uyuyorum genelde. Olsun hayatım spor olsun. Aynı
zamanda beden eğitimi öğretmeniyim. Yine farklı bir algı vardı. Ben bu algıyı
yıktığımı düşünüyorum.
Gençlere verebileceğiniz tavsiyeler nelerdir?
Kimse hayallerinden vazgeçmesin.
Röportajı aynı zamanda şuradan dinleyebilirsiniz:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder