Sayfalar

10 Aralık 2017 Pazar

Barış Telli Röportajı

Lise dergimizin ilk sayısında ampute futbolun yıldızı Barış Telli'yle güzel bir röportaj gerçekleştirdik. Yoğun temposunda zaman ayırdığı ve sorularımızı içtenlikle yanıtladığı için tekrardan teşekkür ederiz. Keyifli okumalar:


Öncelikle Barış Telli kimdir diye sormak istiyorum. Biraz kendinizden bahseder misiniz?
1989 Kırıkkale doğumluyum. 4 yaşında futbol topunun peşinden koşacağım diye sağ ayağımı kaybettim. Bu bir başlangıçtı benim için, hiçbir şey bitmiş değildi. Doğal olarak çocukluk olduğu için hiçbir şeyin farkında değildim. Ayağımı kaybettiğim gün ise bir 23 Nisan günüydü. Bu bana verilen bir hediye idi. Daha sonra ilkokula giderken jimnastik takımına katıldım. Okulumu temsil ederek birçok insanın takdirini kazandım. Spora devam etmiş oldum.  Okulda sadece engelli olarak ben vardım. 23 Nisan, 19 Mayıs gibi günlerde gösteriye çıktım. İki elin üstünde durma, taklalar atma gibi hareketler gösterdim. Hiçbir zaman spordan kopmadım. O dönemde bile futbolcu olma hayalini kuruyordum. Ayağımın olmadığını ben de fark ediyordum ama hayallerimin önüne geçeceğine inanmıyordum. Hayallerimden hiçbir an vazgeçmedim. Ampute futbol ile lise hayatımda Beden öğretmenim Bekir Murat Altıntaş ile tanışmış oldum.

Ampute futbola başladığın dönemde en büyük desteği kimden aldınız?
Annem ve babamdan aldım. Sonuçta ailem olarak beni sosyalleştirmek için birçok yere götürdüler.
Ben evden çıkmayan birisi idim. Misafir geldiğinde annem ve babam "Hadi git de misafirlerin elini öp." tarzında şeyler söylerdi. Gerçekten beni topluma kazandırmış oldular.

Biraz turnuva dönemine gelmek istiyorum. Türk A Milli Futbol Takımının Dünya Kupası’na gidemediği dönemde Ampute Milli Takımımızın Avrupa şampiyonluğu ile tüm Türkiye halkını gururlandırdınız. Bu turnuvada neler yaşadınız ve takım içinde motivasyonunuz nasıl şekillendi?
Ben de sorunuza soru ile cevap vereyim o zaman. A Milli Futbol Takımımız iyi sonuç alsaydı bizim sonucumuz ülke basınında gündeme çıkabilir miydi? Şöyle devam edeyim. Ben 13 yıldır futbol takımı içerisinde oynuyorum ve her sene Avrupa, Dünya şampiyonlarına katılıyoruz. Eskiden bir başarı kazandığımızda bunu sadece ailemiz, arkadaşlarımız biliyordu. Haberlerde 3-5 saniyeliğine çıkıyordu. Tabii şimdi haber olmamızda TRT’nin katkısı da çok büyük. Atletizm ile de uğraştım. Çok çalıştım. Sabah atletizm, akşam ise futbol antrenmanına çıkıyordum. Simit bile sattığım olmuştu. Çünkü benim hayallerimi gerçekleştirmem gerekiyordu. Tabii bu turnuvada yani bu süreçte yanımda olanlar ve olmayanlar, arkamdan konuşanlar ve konuşmayanlar, inananlar ve inanmayanlar bende saklı. Kimlerin yapmacık olduğunu çok iyi tespit edebiliyorum. Ama hiçbir zaman insanları kırmamışımdır. İnsanları olacağına inandırmak ve bana ‘’Yapamazsın.’’ cümlesini yıkmam gerekiyordu. Daha da hırslanıyordum. Elimden geleni yapıp bunu izleyenlerin görmesini bekliyordum. Çok büyük sakatlıklar da yaşadım. En büyüğünü geçen sene yaşadım. Doktor bana futbol hayatın bitti demişti. Ben pes etmedim. Hayallerim vardı. Bu turnuva sürecinde yanımızda olan tüm federasyonlar ve tüm halkımızın desteği ile kazandık. Günde çift idman çok zordu. Sosyal hayat kesinlikle kalmıyordu. O günden sonra Arjantinli gibi sokağa çıkıyorken artık bir futbolcu gibi çıkıyorum. İnsanlarin tepkisi sayesinde kazanmanın verdiği gururu yaşıyoruz. Teknik direktör olsun emeği geçen herkesin terine sağlık.

Şampiyonanın finalini Vodafone Park’ta ve yaklaşık 40.000 kişi önünde oynadınız. Son goldeki asisti de siz yaptınız. O anki atmosfer hakkında neler söyleyebilirsiniz?
En başından beri sahaya inip bir tur atmak istiyordum. Hayallerim ile paralel durumlar bunlar. Soyunma odasını düşünüyordum. Hayalimde krampon seslerini dahi duyardım. Onu bir Vodafone Park gibi hissettim. Duamı edip sahaya çıktım fakat ilk çıktığımızda stadın bazı bölümlerinde kapılar açılmamış. Yani bir kısmı açılmamış herhalde kale arkası. Ben dedim sadece bu kadar kişi mi? Ama bu stad dolmalıydı. Bir ara kafamı kaldırdığımda akın akın insanlar geliyordu. Çok güzel bir duygu idi. O hep bir ağızdan “Türkiye” sesleri unutulmazdı. Daha sonra o stadyum full olmaya başladı. Maç içerisinde ise çoşkulu tezahüratlar yapılıyordu. Öyle güzel insanlar destekliyordu ki bizi bunun Beşiktaşlısı, Fenerbahçelisi, Galatasaraylısı hepsi kol kolaydı. Biz hepsini bir araya getirdik. Bu da çok güzel bir durum . Konuşulacak ve anlatılacak o kadar çok şey var fakat duyguları anlatmak çok zordur. 

Turnuva sonrası hayatınızda ne gibi değişiklikler oldu?
Ufak bir anımdan bahsedeyim . Bugün dışarıda iken arkamdan biri ‘’Barış Telli’’ diye seslendi. Bu durum beni çok sevindirdi. Sarıldık ve sonra fotoğraf çektirdik. Biz sadece o kupayı kaldırmadık, biz farkındalık yarattık. Gerçekten çok çok önemliydi. Umutsuz olan insanların belki de bakış açılarını değiştirdik. Geleceğin sizler gibi öğrencilerini değiştirmek bizim için önemli olandı. Çok iyi bir mesaj verilmiş olundu. Mutluyuz.

Ülkemizde Ampute futbol kavramı daha çok Milli takım üzerinden biliniyor ama bir de yerel bir ligimiz var. Türkiye’deki ligimizin diğer ülkelere kıyasla ampute futbol liglerine göre yeterli olduğunu düşünüyor musunuz?
Bazı ülkeler cidden çok çok iyi destekliyorlar. Mesela Manchester gibi büyük takımların ampute takımı var ama bizim dört büyüklerimizin yok. Güzel sürprizler bizi bekliyor. Ben bunun farkındayım. Çünkü bu camianın bizi yalnız bırakacağını düşünmüyorum. Bu şekilde bize imkan verildikten sonra bir şekilde engelli kardeşlerimizin sosyalleşmesini sağlarsak ne mutlu bize. Eskiden acır gibi bakarlardı. Şimdi ise durum farklılaştı. Destekleyen herkese yeniden çok teşekkür ederim.  

Takım arkadaşınız Rahmi Özcan, 2015 yılında verdiği bir röportajda ampute futbol için tesis yetersizliğinden bahsetmişti. Hala bu sorun devam ediyor mu, yoksa onun için çalışmalar yapılıyor mu?
Aslında bu bir kaybımızdı. Bizi belediyeler destekliyor. Hiçbir para almadık ilk başta. Daha sonra asgari ücret falan başladı. O zaman da tesisimiz yoktu. Tek bir tesisimiz var. Orası da ampute futbolumuzun doğduğu yer. Bursa’dan bir tesis sözü aldım. İmkan verilmesi gerekiyor sadece. Konya’dan da bir tane gelebilir. Önceden bir şekilde es geçiliyordu. Şimdi inşallah olur.

Her futbolcunun idolü vardır. Sizin idolünüz kimdir?
İlk olarak Messi diyebilirim. Dünyadaki idollerden bir tanesi. Amputeye başlamadan önce Ronaldinho izlerdim. Video aracılığı ile Hareketlerini yapmaya uğraşırdım . Messi ve Ronaldinho çok büyük futbolculardır. Bir işi yapıyorsan en iyisini yapacaksın.

Futbol dışındaki Barış Telli nasıl biridir ve neler yapar?
Futbol dışında zaman kalmıyor. Evde uyuyorum genelde. Olsun hayatım spor olsun. Aynı zamanda beden eğitimi öğretmeniyim. Yine farklı bir algı vardı. Ben bu algıyı yıktığımı düşünüyorum.

Gençlere verebileceğiniz tavsiyeler nelerdir?
Kimse hayallerinden vazgeçmesin.

Röportajı aynı zamanda şuradan dinleyebilirsiniz:

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder