Sayfalar

1 Ekim 2019 Salı

Wolverhampton Notlarım

Geçen sezondan beri belli maçlarda Wolves izlemeye çalışıyorum. İzlediğim maçlarından gözüme çarpan bir iki şeyi sizinle paylaşmak istedim, analiz yazısı olarak düşünmeyin, çıkarttığım bir iki notu buraya yazmak istedim sadece. Yanlışlar olabilir belki, keyifli okumalar.


Ellerindeki kadro, saha içerisinde oyun ve formasyon anlamında değişimlere oldukça elverişli. Geçtiğimiz sezon Dendoncker’in kadroya montelenmesiyle birlikte 3-4-3’ten 3-5-2’ye geçiş yaptılar, bu değişimin ardından gelen üst üste olumlu sonuçlarla birlikte de sezonu 7. sırada bitirip Avrupa Ligi’ne gitme hakkı kazandılar.

Sezonu Avrupa Ligi ön elemeleri sebebiyle çok erken açtılar, üç eleme maçında altı galibiyet alarak gruplara kalmayı başardılar ancak sezonu erken açan her takımın yaşadığı problemi onlar da yaşıyor. Bu sezon ligde istedikleri sonuçları almakta şu ana kadar zorlandılar fakat oynadıkları futbol ilerisi için umut veriyor.

3-5-2 oynadıkları maçlarda topla çıkışlarda kenardaki iki stoper çizgilere kadar açılıyor. Neves, Coady’nin yanına geliyor ve topu başarıyla 2. bölgeye çıkartıyorlar. 3-4-3 oynadıklarında ise bu işi Coady hallediyor. Üst düzey bir ayak tekniğine sahip, önde baskıyla karşılaşırsa attığı diyagonel uzun paslarla Traore ya da Doherty’i topla buluşturup hızlı bir şekilde takımı atağa çıkartabiliyor.

Savunmalarındaki bir diğer isim olan Boly’e ufak bir parantez açayım. Fizik bakımından yeterli olsa da bu seviyelerde bu kadar basit çalım yiyen, müdahalelerinde geç kalan bir adam daha izlememiş olabilirim. Piyango vurursa buradan vurabilir bize. 

Adama Traore, Wolves 3-4-3’ünün sağ ön kısmında bulunan isim. Hücumda çok etkin, çok hızlı ve gerçekten çok basit bir şekilde adam geçebiliyor. Kanat bek olarak başladığı maçlarda savunmada yetersiz olduğunu gösterse de solda Caner de oynasa Rebocho da oynasa çok büyük problem çıkartacağı aşikar.


Uzun çapraz toplarla savunmadan rahatlıkla çıkabildiklerini söylemiştim, ekleyeyim. Doherty’nin half-space’e doğru atacağı yalancı koşularla beki yanına çekip Traore’nin çizgide yalnız kaldığı bir oyun setleri var. 3-4-3’e döndükten sonra birkaç kez deneyip tehlike yaratmayı başardılar. Söylemiş olayım dedim sadece.

Ön alandaki Jota ve Jimenez’in uyumunu da beğeniyorum. Rakip topla çıkarken 1. bölgeden 2. bölgeye geçişi merkezde kalarak engellemeye çalışıyorlar. Zaman zaman yeni transfer Cutrone de görev alabiliyor. 

Bu takımın en önemli ismi bana kalırsa Moutinho. Yaşı diğer takım arkadaşlarına nazaran daha ileride ancak sahada bu bir problem olarak durmuyor. Akan oyunda yapabileceklerini zaten az buçuk tahmin edebiliyoruz. Değinmek istediğim kısım köşe vuruşları. Moutinho’nun kestiği kornerlerde, üç kişinin ön direğe yalancı koşu atması sırasında arka direkte bir isimle gol arıyorlar. İllaki bize de deneyecekler, sadece olursa “bakın yazmıştım” demek için yazıyorum bunu.

Tanımayan etmeyen yoktur fakat kaleci Patricio için de ufak bir not düşeyim. Bu seviyelerde defalarda maça çıkmış, tecrübeli bir isim. Çizgide dünya futbolunun belki de en iyilerinden biri, atik de bir isim. Topları tekte tutmakta gerçekten büyük problem yaşıyor, sebebini bilmiyorum. Atikliğiyle bu sıkıntıyı çözmeye çalışıyor, ayakları bence yeterli değil.

Dediğim gibi maçlarını izlerken dikkatimi çeken bir iki şeyi sizinle paylaşmaya çalıştım. Sonuç olarak, ligde aldığı kötü sonuçlara pek aldanmasak iyi olur, oynadıkları futbolu ben çok beğeniyorum. 3-4-3’le maça başlayacaklarını sanıyorum, oyunun akışına göre bir sekansta 3-5-2’yi de izletebilirler. Adama Traore & Caner (Rebocho) eşleşmesinden gözüm acayip korkuyor, orayı çok iyi işliyorlar.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder